Bilgelik Bilinci

Sizlerle uzunca bir bilgelik yolculuğuna çıkıyoruz hep beraber. Aslında uzunca dediğime bakmayın siz. Bizim 34 derste fark edeceğimiz bu bilgelik çalışması eski zamanlardaki Anadolu’muzun Tasavvuf bilgeliği sürecine oranla çok daha kısa sürede olacak. Bizim bu yolculuğumuzu eski zamanlardaki bilgelik yolculukları gibi algılarsak 30-40 yıla yaymamız gerekirdi.

Oysa şimdi sizin bu dersleri özümseme, anlatılanları hissederek farkına varma ve hayatınıza alma süreciniz kadar olacaktır. Bu sürecin daha önceleri bilgelik yolculuğuna çıkanlardan daha kısa olabilecek çünkü “Yeni Çağ Bilgeliği” diye avantajlı bir dönemdeyiz. Bilgi çok hızlı yayılabildiği ve çok daha kolay ulaşılabildiği için her şeyin çok daha kolay anlaşılır ve fark edilebilir olduğu zamanların içindeyiz. Zamanın hızlandığının bilimsel olarak da kanıtlandığı günümüzde “Bilgelik Bilinci”nin fark edilmesi de hızlanmak zorunda kalmıştır.

Bilimsel olarak zamanın nasıl hızlandığı ve neden bilgeliğin fark edilmesinin de hızlanmak zorunda olduğu ileriki derslerde anlatılacaktır. Ama önce çıkmış olduğumuz bu yolculuğun metodu ve tarzı hakkında bilgi vermek istiyoruz.

Bu bir “öğrenme yolculuğu” olmayacak.

Biz her ne kadar isminden bir şeyler anlaşılsın diye bu yolculuğa “Bilgelik Bilinci: Mutluluğun Eğitimi” diyerek sonuna öğrenmeyi çağrıştıran cümleyi eklesek de yolculuğunuz süresince sadece mutlu olmayı öğrenmeyeceksiniz. Yolculuğunuz süresince sadece mutlu olmayı fark etmeyeceksiniz. Yolculuğunuz süresince mutluluğu hissetmeye başlamanız bilgelik sürecinin size sadece küçük bir hediyesi olacak. Bilgelik mutluluktan çok daha öte ve yüce bir şeydir. İnsanın yücelişidir bilgelik. Bu yolculukta bilgeliğin ne olduğunu çok iyi fark edeceksiniz.

Bilgelik Öztürkçe bir kelime olmasına rağmen birçok kişi tarafından bir anda bilinemiyor ve fark edilemiyor. Bu sebeple bu yolculuğa “Mutluluğun Eğitimi” cümlesini de ekledik ancak eğitim sözcüğü girdi diye eğitim deyince hep öğrenmeyi anlamayın!

Aileden başlayarak, ilkokul, ortaokul, lise vesaire hep öğretile öğretile eğitildik. Arkadaşlar eğitim insanı geliştirir bu doğru. Hayatımız boyunca eğitim alarak üniversiteler bitiririz, meslek sahibi oluruz, öğrendiğimiz bilgi ile para kazanırız, kendimize ve başkalarına faydalı oluruz. Ama onca yıllık eğitiminden sonra O kişi hiç değişmeyebilir. Çok şey öğrenir, öğrendikleri ile başkalarına faydalı olur ama kendisi değişmeyebilir. Neden değişemez çünkü öğrenme hep zihne ilave olan bir şeydir. Bu zihin ya da akıl ise biz değiliz. Bu yüzden bu bir “öğrenme yolculuğu” olmayacak.

Bilgelik bir değişim sürecinden çok dönüşüm sürecidir. Dönüşüm bir ya da birden daha fazla değişimin sonucunda tamamen farklılaşmaktır. Değişirsiniz, değişirsiniz sonra bilgelik farkındalığı ile dönüşürsünüz. Sizler bilinç varlıklarısınız. Sizler farkındalık varlıklarınızsınız. Yani biz fark eden bilinç varlığıyız. Bizim bilinç seviyemiz neyi bilirsek bilelim neyi öğreniş olursak olalım aynı sevide kalır değişmez. Çünkü insanın dönüşmesi için bilincinin sıçraması lazımdır.

İnsan için 4 basamak bilinç seviyesi vardır. Dünyada tüm bilgelik çalışmaları, doğu batı, binlerce yıl öncesinden beri günümüze kadar insanı 4 basamak bilinç seviyesi olarak kabul etmiştir. Dünyanın nüfusunu 7 milyar küsur olarak kabul edersek bu nüfusun 7 milyarı daha en alt birinci basamaktaki bilinç seviyesindedir. Kalan küsurat kadar insan diğer daha yüksek bilinç seviyelerindedir. Yani bilgelik dediğimiz bilinç sıçramasını, fark ediş sıçramasını yapabilen insan sayısı genel insanlık sayısına göre çok çok azdır. İşte bu en alttaki seviyenin üstünde kalan diğer 3 seviyedir insanın yükselişi ve yücelişi.

Öğrenmek, bilmek ve fark etmek arasındaki farkı şöyle anlatmaya çalışayım. Zihin belli bir yaştan sonra hiçbir şekilde yeni bir şeyleri fark edebileceğini düşünmez. Bu yaşa kadar geldik, göreceğimizi gördük öğreneceğimiz öğrendik diye düşünür zihin. Bunun aksine hiçbir şeyi bilmediğimizi iddia ediyorum ben. Çünkü yaşama dair, gerçeğe dair, içinde bulunduğumuz muhteşem ilahi sisteme dair bilgimiz, bilincimiz hakkında o kadar az şey biliyoruz ki…

Bilinç hiç fark edememiş olduğu gerçekleri fark ettikçe bir anda rahatlar özgürleşir ve o andan sonra mutluluk başlar. İnsanın yaradılışından, kendi özünde, cevherinde zaten mutluluk vardır. Bilgelik bunun fark edilmesini ve yaşanmasını mümkün kılar. Bilgeliğin bütün yaptığı budur. Kısaca ifade etmek gerekirse bilgelik insanın kendi özündeki mevcut mutluluğu fark etmesi ve bu farkındalıkla dönüşerek bambaşka varlık olmasıdır.

İnsan için 4 basamak bilinç seviyesi vardır demiştik. Bizim çalışmalarımızın ilk 10 uncu çalışmalarımıza kadar biz birinci sıçramayı yapıp ikinci bilinç seviyesine yükselmiş olacağız. 34 üncü çalışmaya kadar da ikinci sıçramayı gerçekleştirip üçüncü seviyeye yükseleceğiz. (4 seviyeyi sonra konuşuruz) Bir de fark edeceksiniz ki durduk yerde size özgürlük ve mutluluk gelivermiş.

  • 40

    Ne tuhaftır ki; insan, en büyük coşkuyu, en büyük mutluluğu, “kendi’nden geçerek” yaşar. En yüce mutluluk, insanın kendisi’ni ortadan kaldırır! Ve sonuçta; sen hiçbir zaman

  • 39

    Sen, sözcüklerle ifade edilebilir ve sadece sana ait bir şey olamazsın. Ve sen aslında kişi değil, ruh değil, bilge değil, hattâ varlığın değil, sadece Hiçbirşey’

  • 38

    Neye aşk duyarsan duy, kime sevdalanırsan sevdalan, aslen aradığın Tanrı’dır. Gerçek Sevgili’nin O olduğunu bilmeden arayışının yönü hep O’nadır. İçindeki aşktan dolayı, aşk için gözünden